Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKayıt OlKapıLatest imagesAramaGiriş yap
Anahtar-kelime

İlginç bilgiler

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
MorGue_666
Üye


Üye
MorGue_666
--------DeNiZLiRoCk ÜyEsİ OlDuĞuM iÇiN mUtLuYuM-----------------
Erkek
Yaş : 32 Kayıt tarihi : 27/06/08 Mesaj Sayısı : 262
Nerden : AnkraA İş/Hobiler : Müziqs Lakap : Morgue


Başarı Puanı:
İlginç bilgiler Img_left0/0İlginç bilgiler Empty_bar_bleue  (0/0)
Güçlülük:
İlginç bilgiler Img_left0/0İlginç bilgiler Empty_bar_bleue  (0/0)
Seviye:
İlginç bilgiler Img_left0/0İlginç bilgiler Empty_bar_bleue  (0/0)
İlginç bilgiler Vide
MesajKonu: İlginç bilgiler İlginç bilgiler Icon_minitime2008-06-30, 8:39 am

1 Nisan şakasının kökeni nedir?


1564 yılında Fransa kralı IX Charles, yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. Daha önce
Avrupada yaygın olan yıl başlangıcı Mart 25 idi. O zamanki iletişim şartlarında IX
Charles'in bu kararı fazla yayılamadı. Duyanlar ise protesto amacıyla eski adetlerine
devam ettiler.1 Nisan'da partiler düzenlediler. Diğerleri ise onları Nisan aptalları olarak
nitelendirdiler.1 Nisan'a bütün aptalların günü adını verdiler. Bu günde diğerlerine sürpriz
hediyeler verdiler, yapılmayacak partilere davet ettiler, gerçek olmayan haberler ürettiler. Yıllar
sonra Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar 1 Nisan gününü kendi kültürlerinin
parçası görerek devam ettirdiler. Oradan da bütün dünyaya yayıldı.

İnsanlar niçin içki kadehlerini tokuştururlar?

Bu konuda iki ayrı açıklama vardır. 1) İnsanların beş duyusunu tatmin
amacıyla şarap kadehini sofrada çın sesiye tokuşturmak. Şarabın rengi, görme; diliyle
tat alma; burunla koklama;eliyle dokurma,ve çın sesiyle işitme. Şarap bütün duyguları tatmin
eder anlamını taşır. 2)Antik çağlarda bir insanın düşmanını yemeğe davet edip,ona
zehirli içki sunması doğal sayılıyordu. Ev sahibi içkinin zehirsiz olduğunu kanıtlamak için
kendi içkisini havaya kaldırır ve misafirin içkisinden bir yudumun kendi kadehine dökülmesini isterdi.
Sonra aynı anda içkilerini içerlerdi. Misafir böyle durumda ev sahibine güvenini göstermek için
kadehini ev sahibinin yukarı kaldırdığı kadehe hafifçe vurur, çın sesiyle içkiyi denemeye gerek olmadığını gösterirdi.

Çinliler yiyeceklerini niçin çubukla yerler?

Çinlilerin yemek yeme alışkanlıklarının yiyeceklerini çok küçük parçalar halinde
yemelerinden çubuk kullandıkları anlaşılıyor.Çinde eskiden yalnızca zenginler masada otururlardı.
Halkın çoğunluğu tabakları ellerinde yemek yerlerdi. Bir elleriyle tabaklarını tutar, öteki
elleriyle çubuk kullanarak beslenirlerdi. Hızla artan nüfus yüzünden yiyecek sıkıntısı çeken
çinliler önlerindeki yiyeceği küçük parçalar halinde çoğaltarak yiyorlardı. O zamanlar ağaç
sıkıntısı nedeniyle de tahta kullanımı kısıtlıydı. Masa kullanımı bu yüzden çok zordu. Çubuklar
fildişinden ve kemikten yapılırdı.

Dünyanın en çok söylenen şarkısı hangisidir?
Bu şarkı"Happy birthday to you" dur. Şarkının asıl kaynağı Amerika'lı iki kız kardeşe aittir.
Orijinal adı " Good Morning to All" yani " hepinize günaydın"dır. Daha
sonra güftesi değiştirilerek bütün dünyaya yayılmıştır. Fakat telif hakkı kardeşlere
aittir, onlardan sonra da Warner/chappel müzik şirketine geçmiştir.
Müzik ticari amaçlı kullanıldığı zaman şirkete ödeme yapma zorunluluğu
vardır.

Yapıştırıcılar nasıl yapıştırıyor?

Yapıştırıcıların sağladığı yapışma olayı aslında kimyasal bir
reaksiyondan başka bir şey değildir. Günümüzde imalatçılar
yapıştırıcıları sentetik malzemeler kullanarak yaparlar. Yapışma
olayında benzer
veya ayrı malzemeden iki madde, bir de yapışkan gerekir. Burada en önemli görev yapıştırıcıdadır.
Yapıştırıcının moleküllerinin diğer iki madde molekülleri ile birleşme eğilimi gösterir bir yapıda olması gerekmektedir.

Mezara niçin çiçek konulur?

İlk olarak Mısır Firavunu Tutamkamon'nun milattan önce 1346 da öldüğünde mezarının
çiçekten tacçlarla kaplandığı saptanmıştır. Kuzey Avrupada ise M.Ö 2000 yıllara kadar
mezara çiçek konduğu belirlenmiştir. O zamanlarda bu çiçeklerin amacı iyi ruhları çekme,
kötaü ruhları kovma amacıylaydı. Sonradan ise asıl amaç cesetler çürürken çıkan
kokuyu kamufle etme amacını taşır. Servi ağacı da bu nedenle mazarlıklarda kullanılır. Ağacın
yaprakları rüzgarı önler, kendine özgü ferah kokusu vardır. Cenaze törenherinde siyah
giyinmenin amacı da mezarlıklarda hayalletlerden sakınmak amacı taşımaktadır.

Satrançta şah niçin o kadar pasiftir?

Çünkü şah koruma altındadır. Zaten satrançta amaç şahı almaktır. O yüzden
bütün taşlar onu korumakla görevlidir. Vezir ise başkumandan gibi şaha yardım eder. İleri
geri, çapraz her yöne gidebilir. Batıda vezire Kraliçe adı verilmiştir. Bununla Kraliçe'nin
Kralın en büyük desteği olduğunu işaret etmektir. Satranç 6. yüzyılda Hindular tarafından
oynanmaya başlanmış, oradan dünyaya yayılmıştır.

İnsan korkunca niçin dişleri birbirine vurur?

Bir insan büyük bir tehlike veya korku verici olayla karşılaşınca
vücudu otomatikman savunmaya geçer. Diğer canlılarda olduğu gibi dişler
ve çene savunmanın ana mekanizmalarıdır.İşte bu nedenle ilk
insanlardan gelen kalıtımsal yapıdan dolayı önce çene ve dişler harekete geçer. Çenedeki
kaslar titrer, bu da sanki dişler birbirine vuruyormuş gibi görüntü verir.

Akıl ile zeka arasında fark nedir?

Akıl yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda düşünce
yürütebilme ve görüş bildirme yeteneğidir. İnsan olgunlaştıkça aklı
gelişir. Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama
ve açıklayarak çözme yataneğidir. Genel olarak 12 yaşına kadar gelişir,
20 yaşına kadar sürer sonra sabit kalır. Zeka bir insanın her türlü
olay karşısında aynı yeteneği gösterebileceği anlamına gelmez. Bir
besteci müzik yapıtını aklıyla değil zekasıyla yaratır. Fakat en basit
matematik problemini çözemeyebilir. Sonuç olarak zeka, ruhsal olaylara,
algı ve hafıza yeteneğine, tutkulara, eğilimlere göre farlılıklar
gösterir. Akıl somut olarak ölçülemez, zeka IQ denilen testle
ölçülebilir.

Dolunay insan davranışlarınıetkiler mi?

İnsanlar arasında bu inanç oldukça yaygındır. Eskilerin Ay'ın
dönemlerine bağladıkları boş bir inancın günümüze uzanan bir
varsayımıdır. Bilim adamlarının yaptıkları bütün çalışmalar bu görüşün
boş olduğunu kanıtlamıştır. Ay, dünyadaki okyanusların gel-git denilen
suların alçalması ve yükselmesi olayı üzerinde doğrudan etkisi vardır.
Vücudumuzdaki suyun oranı , okyanuslardaki su miktarıyla kıyaslanamaz.
Yani Ay'ın çekim gücü insanı etkileseydi yalnız dolunayda değil her gün
olması gerekirdi. Dolunayda ayın parlaklığı da pek önemli bir etken
değildir. Çünkü gönderdiği ışık miktarı Güneş'in gönderdiğinin 600
binde biri kadardır.

Niçin gözyaşı dökeriz?
Dünyadaki canlılardan sadece insan ruhsal nedenlearle ağlar. İnsanı
farklı kılan bu durum şüphesiz yaşam tarihindeki evrimin bir sonucudur.
Aslında gözlerimize sürekli gözyaşı koruma amaçlı olarak
salgılanmaktadır. Fakat ağlama ruhsal bir boşalmadır. Bu konuyu ilk
inceleyer Darwin'dir. Daha sonra yapılan deneyler sonucu görüldü ki
soğan doğrarken akan gözyaşlarının kimyasal yapıları farklıdır. Ruhsal
gözyaşları daha çok protein içermektedir. Fakat henüz bu farkın nedeni
açıklanamamıştır.

Üç yaşından daha önce olanları için hatırlamıyoruz?

Bilim adamları geçmiş deneyimlerimizi saklayan hafızamızın beynimizde
anıveya öykü şeklinde organize olduğunu ileri sürüyorlar. Üç yaşından
küçükler bu şekilde iletişim kurma yeteneğine sahip değiller.Öykü ve
anılarını anlatamıyorlar. Yer ve karakter kavramlarını anlamıyorlar. Üç
yaşından küçükler düzgün konuşabildikleri,anlayış, seziş ve hafıza
yeteneklerine sahip oldukları halde tüm olanları bir bütün olarak
şekillendiremiyor, öyküye dönüştüremiyorlar.Hafızamız ne yaptığını ne
yapıldığını 3-4 yaşlarında kaydetmeye başlıyor.

Yumurtanın niçin bir tarafı yuvarlak, diğer tarafı sivridir?

Eğerköşeli olsalardı kenarları dayanıklılık bakımından çok zayıf
olurdu. En dayanıklı geometrik şekil küredir ama bu şekildeki yumurta
yuvarlanacak olursa nerede duracağı belli olmaz. Yumurta yuvarlanınca
düz gitmez. İnce tarafı üstünde dairesel bir yol çizer. Başladığı yere
yakın bir noktada durur. Yani düz bir yerde kaybolması olanaksızdır.
Yumurta, tavuğun yumurta kanalında küre şeklindedir. İlerlemesi
sırasında arkada kalan dairesel kasların büzüşerek hem yumurtayı ileri
iterler hem de bu kısmına baskı yaparak konik biçimini sağlarlar.
Yumurtanın şeklinin nedeni de budur. Sürüngenlerde bu düzenek
olmadığından yumurtaları küresel biçimdedir.

Develerin hörgüçlerinde ne var?
Genelde hörgüçlerinde su olduğu ve uzun yolculuklarında bu suyu
kullandıkları söylenir ama doğru değildir. Develerin hörgüçlerinde
30-35 kg kadar yağ bulunur. Yiyecek bulamadıkları zaman bu enerjiyle
hareketlerini sağlarlar ayrıca yağ çöl sıcağına karşı koruma görevi de
yapar. Develer suya az gereksinim duyarlar. Burun mukozaları insana
göre 100 kat daha büyüktür. Soluk alırken havadaki nemin üçte ikisini
kazanabilirler. Su kaybını da dokularından kaybederler, kandaki su
etkilenmez.

Çinlilerin gözleri niçin çekiktir?

Yalnız çinlilerin değil, Orta ve Güneydoğu Asya'da yaşayanların,
japonların hatta Eskimoların da gözleri çekiktir. Aslında göz yapısı
bütün dünyada aynıdır. Farkı yaratan göz kapaklarıdır. Çekik gözlü diye
nitelendirilen ırklarda gözün üzerindeki göz kapağının ikinci kıvrımı,
gözün üstüne daha çok inmiştir. Bazı teorilere göre bu kıvrım
insanların gözlerini yoğun kar tabakasının, göz kamaştıran ışığından
korumak için bir çeşit kar gözlüğü gibi gelişmiştir. Çinde ve öteki
bölgelerde her ne kadar yoğun kar yağmıyorsa da onların atalarının
buzul çağında kuzeyde yaşadıkları daha sonra güneye indikleri
kanıtlanmıştır. Yalnız gözleri değil, burunları da rüzgara karşı
korunmak için küçülmüş, burun delikleri soğuğu engellemek için
daralmıştır. Ciltleri de koruma amaçlı olarak yağlıdır. Göz kapakları
da yağlıdır. Gözü ve iç tabakalarını kara ve buza karşı korur. Yani
çekik gözlü değil, düşük göz kapaklı, demek daha doğrudur.

Ateş böceği nasıl ışık saçıyor?

Aslında bu böceğin verdiği ışığın ateşle de sıcaklıkla da bir ilgisi
yoktur. Bilimsel adı "Soğuk Işık"tır. Bu ışık olayı, moleküler seviyede
kimyasal bir işlemdir. Bazı moleküllerin ayrışarak daha yüksek enerjili
hale geçebildikleri ve bu fazla enerjiyi ışığa dönüştürebildikleridir.
Ateş böceğinin karın bölgesindeki ışık organında bulunan guddelerden
ışık elde etmede rol alan iki ana kimyasal madde üretilmektedir. Fakat
onlar da tam olarak ışık vermeye yetmediği için böceğinışık bölgesine
yakın solunum organının ışık verme anında burayı oksijenle beslemesi
gerekmektedir

Kumaşlar yıkandıktan sonra niçin çeker?

Aslında kumaş ıslanınca lifler şiştiğinden kumaşın az biraz uzaması
gerekmektedir. Ama bükümlerin açılarındaki deformasyonun yarattığı
çekme kuvveti daha fazla olduğundan sonuçta kumaş boydan kısalır. Kumaş
yıkandıktan sonra kurutulduğunda şişmiş lifler eski durumlarına
gelirler. Ama kumaş ilk ölçülerine dönemez. Su, yüksek ısı, çalkalama,
sabun hepsi kumaşın çekmesini kolaylaştırır. Kumaş birkaç kez
yıkandıktan sonra ölçüleri belli bir dengeye ulaşır ve ondan sonra
yıkandığında çekmez.

İnsanlar saatlerini niçin sol kollarına takarlar?

Özel bir durum veya farklı olma düşüncesi yoksa insanların çoğu
saatlerini sol kola takar. Çünkü çoğunluk sağ elini kullanmaktadır ve
bu kolun daha hareketli olması nedeniyle saatin bir yerlere çarpıp
zarar görme olasılığı yüksektir. Zaten saatin kurma düğmesi 3 rakamının
yanındadır. İnsanlar saati kurmak istedikleri zaman onu bilekten
çıkarmadan sağ elle uzattıkları sol kollarındaki saati kurabilirler.

Bir hafta niçin 7 gündür?

Babilliler 7 günlük haftayı zaman birimi olarak kullanıyorlardı. İlk çağlarda bilinen
beş gezegen ile güneş ve ayın sayısı nın 7 oluşu bu sayıyı gizemli ve
uğurlu kılıyordu. Daha sonra dinlerde göğün 7 kat oluşu ve doğadaki ana
renk sayısının 7 oluşu, müzik notalarının 7 oluşu sayının önemini daha
çok belirtti. Daha sonra Fransa takvim yapısını değiştirerek hafta
sayısını 10 yaptı ama kabul görmedi. Rusya 5 günlük hafta uygulamasına
geçti, o da tutulmadı. Sonunda yine hafta 7 gün olarak kaldı.

Niçin otellerin kapıları döner kapıdır?

Döner kapıların tek amacı enerji tasarrufudur. Büyük binaların içerleri
devamlı olarak ısıtılır. Açılan normal kapıdan içeri soğuk hava
rahatlıkla girer. Eğer normal kapı kullanılırsa hava değişimi nedeniyle
klimalar veya motorlar yeniden çalışacaktır. Özellikle çok kişinin
girip çıktığı otel veya benzeri binalarda enerji tasarrufu için döner
kapı kullanılır. Döner kanatlar sıcak havanın dışarı çıkmasına, soğuk
havanın da içeri girmesini engeller.

İmdat çağrısı S.O.S 'in anlamı nedir?

Çok kişi "Save our Ship" gemimizi kurtar; "Save our Soul" ruhumuzu
kurtar; "Stop Other Signals" diğer sinyalleri sözcüklerinin
kısaltılmışı sanır. Oysa hiçbiri değildir. Tamamen telgraf zamanından
kalma mors alfabesiyle ilgilidir. İmdat çağrısının çok kolay akılda
tutulabilmesi için 1908 de üç çizgi, üç nokta, üç çizgi olan S.O.S
seçildi.

Doktorlar niçin dizimize çekiçle vurur?

Bir sandalyeye rahatça oturup bacak bacak üstüne atarken doktor
dizkapağının hemen altına, kası kemiğe bağlayan tedoma minik lastik bir
çekiçle vurduğu zaman bacak ileri fırlar. Bu reflekste baldır
kaslarındaki duyu sinirleri kasın genişlemesine tepki verir ve yeni
sinir sinyalleri oluşturarak kaslara hafif bir basınç uygulandığını ve
gerildiklerini omuriliğine iletirler. Omirilik ise bu basınca
dayanabilmesi için kasların kasılması gerektiğini bildirir, bacak
tekrar geri hareket eder. Refleks, beyin denetiminden geçmeksizin, yani
beyin devrede olmadan doğrudan omuriliğin komutlarıyla
gerçekleşmektedir. Diz kapağı refleksi omuriliğin işleyişi konusunda
bilgi veren önemli bir tanı yöntemidir.

Tükenmez kalemin dolmakalemden farkı nedir?

Kalemin tarihi yazınınkinden de eskidir. İlk insanlar sivriltilmiş
çakmak taşlarıyla duvar resimleri yapmıştır. Mürekkepli metal kalemler
Romalılar tarafından biliniyordu. Tükenmez kalem adı ile bilinen bilye
uçlu kalemin ilk modeli 1880 yılında yapılmıştır fakat rağbet
görmemiştir. Uçakların gelişmesiyle gündeme tekrar gelir. Uçaklar
2-3bin metreye çıkınca hava basıncı oldukça azalır. Dolmakalem
mürekkebi basınç nedeniyle dışarı akarak kağıdı ya da giysiyi lekeler.
2.Dünya Savaşı'nda askeri uçaklarda kullanılan tükenmez kalem sonradan
yaygınlaşmıştır. Tükenmez kalemlerde mürekkep kağıda pirinç uçtaki
yuvaya yerleştirilmiş minik bir bilye aracılığıyla aktarılır. Fakat
dolmakalemin özelliği seçkin ve yazıyı kaliteli kılmasıdır.

Radyonun sesi açılınca pil daha çabuk mu biter?

Pille çalışan portatif radyolarda sesin yüksekliği pilin ömrünü
etkiler. Radyo açık, sesi kapalı durumu ile sesin sonuna kadar açık
durumu arasındaki fark pillerin ömürlerinin kısalmasına neden olur. Ses
sonuna kadar açıldığında pillerden çekilen akım yüzde 30 artmaktadır.
Bu durum, küçüğünden büyüğüne, pille çalışan ve ses yükselticisi olan
bütün radyo, teyp, volkmen vb. için aynıdır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.satanizm.forummum.com
MorGue_666
Üye


Üye
MorGue_666
--------DeNiZLiRoCk ÜyEsİ OlDuĞuM iÇiN mUtLuYuM-----------------
Erkek
Yaş : 32 Kayıt tarihi : 27/06/08 Mesaj Sayısı : 262
Nerden : AnkraA İş/Hobiler : Müziqs Lakap : Morgue


Başarı Puanı:
İlginç bilgiler Img_left0/0İlginç bilgiler Empty_bar_bleue  (0/0)
Güçlülük:
İlginç bilgiler Img_left0/0İlginç bilgiler Empty_bar_bleue  (0/0)
Seviye:
İlginç bilgiler Img_left0/0İlginç bilgiler Empty_bar_bleue  (0/0)
İlginç bilgiler Vide
MesajKonu: Geri: İlginç bilgiler İlginç bilgiler Icon_minitime2008-06-30, 8:39 am

Horozlar niçin sabahları erkenden öterler?

Sabah güneş doğarken ötmek yalnız horozlara özgü değildir. Kulağa en çok
horozun sesinin gelmesi, onun sesinin diğerlerinden daha güçlü olmasıdır. Kuşların büyük çoğunluğu
da aynı saatlerde ağaçlarda koro halinde öterler. Gün boyu hem horozlar hem kuşlar bu ötüşü sürdürürler
ama seslerinin en güçlü çıktığı zaman sabah saatleridir. Horoz ve kuşların sabah gün
doğarken ötmeleri biyolojik saatleriyle ayarlanmıştır

Evlerimizdeki sinekler kışın nereye gidiyor?
Sineklerin her türü kışın ortadan kaybolur. Havaların ısınmasıyla birlikte ansızın ortaya çıkarlar. Sinekler ısıya
karşı çok hassastır. Güneş bulutun arkasına girdiği zaman oluşan ısı
düşmesinden etkilenirler. Kış günlerinde yaşama şansları yoktur.
Ölmeden önce yumurtalarını toprağa veya kuytuya gömerler. Lavra ve
yumurtalar soğuktan etkilenmez. Yaz sıcakları başlayınca yumurtalar
çatlar ve yine sinekli günler başlar.

Termos nasıl sıcağı sıcak, soğuğu soğuk tutuyor?

Tek nedeni vardır, vakum.Yani boşluk.Bir termosta içiçe geçmiş iki kap vardır.Dıştaki metal bir kap olup içteki
genellikle bir cam şişedir.İkisinin arasındaki hava ise
boşaltılmıştır.Tam olmasa da üreticiler tarafından elde edilebilen tama
yakın bir boşluk vardır.Vakumlu bir ortamda hava molekülleri de
ılmadığından ısı iletilemez.Cismin ısısı başlangıçta ne ise o halde
kalır.İçerden dışarıya, dışardan içeriye ısı geçişi olmaz.Böylece
termosa konan sıvı sıcaksa sıcak, soğuksa soğuk kalır.

Kuşlar nasıl konuşabiliyor?

Her insan ağzıyla konuşur ama konuşabilmeyi sağlayan asıl organ
beyindir. Beyinde oluşan düşünceler dilimize ve dudaklarımıza
aktarılır. Hayvanlar bu nedenle konuşamaz. Papağan ve benzeri kuşların
yaptıkları konuşma değil, mükemmel bir ses tınısı ezberi ve tekrardır.
Sesleri ezberler ve taklit ederler. Kuşların ses organları memeli
hayvanlardan farklı olarak gırtlakta değil göğüs kafeslerinn dibinde,
karın boşluğunun derinliklerindedir. Kuşların doğasında ses taklit
yeteneği vardır. Doğayla içiçe yaşarken diğer kuşların seslerini
taklit ederek bir çeşit iletişim sağlarlar.

Kediler balık ve sütü niçin severler?

Kedilerin sudan hoşlanmadığı bilinir. Ama aslında kediler çok iyi
yüzerler. Hava şartlarından dolayı ve de tembelliklerinden suya girmeyi
sevmezler. Evkedisinin balık sevmesinin yanında kuşlara ve farelere
olan düşkünlüğünün nedeni evcilleştirilmeden önce Mısır'da Nil
vadisinde balık, kurbağa, küçük kuş ve fareleri avlayarak yaşamış
olmasıdır. Zaten eski Mısırlılar kedilerifare avcıları olduğu için
evcilleştirmişlerdir. Günümüzde kedinin kuzey Hindistan ve Güneydoğu
Asya'da yaşayan türleri ırmakların kenarlarında balık avlayarak
yaşamaktadır. Patileriile balıkları sudan dışarı atar, gerekirse suya
tamamen girerler. Eski Mısır'da kedi bakıcıları onları ekmek ve sütle
beslemişlerdir. Kedilerin süt zevkinin de Mısırlı bakıcılarının
yarattığı beslenme alışkanlığından kaynaklanmaktadır.

Bardaktaki buzlar niçin birbirlerine yapışırlar?
Buzun erimesi için yalnızca sıcaklık değil basınç da önemlidir.
Dağlardaki buzulların kayma nedeni de budur. Basınçla alt tabaka erir
ve kayma oluşur. Bir kabın içinde ya da bir bardakta üstüste duran
buzların herbiri altındakine değdiği noktada bir basınç oluşturur ve bu
noktada çok küçük kısım erir.Buradan hareket eden su çok az yanda iki
buz küpçüğünün birleştiği noktada tekrar donar. İki buz parçası kaynak
yapılmışcasına birbirlerine yapışır ve orada bir daha erime olmaz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.satanizm.forummum.com

İlginç bilgiler

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: .::.::.Denizli Rock Cafe.::.::. :: Sohbet Cafe -
 

İlginç bilgiler

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Yazar Mesaj
MorGue_666
Üye
Üye
MorGue_666

Erkek
Yaş : 32 Kayıt tarihi : 27/06/08 Mesaj Sayısı : 262 Nerden : AnkraA İş/Hobiler : Müziqs Lakap : Morgue

Başarı Puanı:
İlginç bilgiler Img_left0/0İlginç bilgiler Empty_bar_bleue  (0/0)
Güçlülük:
İlginç bilgiler Img_left0/0İlginç bilgiler Empty_bar_bleue  (0/0)
Seviye:
İlginç bilgiler Img_left0/0İlginç bilgiler Empty_bar_bleue  (0/0)
MesajKonu: İlginç bilgiler   İlginç bilgiler Icon_minitime2008-06-30, 8:39 am

1 Nisan şakasının kökeni nedir?


1564 yılında Fransa kralı IX Charles, yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. Daha önce
Avrupada yaygın olan yıl başlangıcı Mart 25 idi. O zamanki iletişim şartlarında IX
Charles'in bu kararı fazla yayılamadı. Duyanlar ise protesto amacıyla eski adetlerine
devam ettiler.1 Nisan'da partiler düzenlediler. Diğerleri ise onları Nisan aptalları olarak
nitelendirdiler.1 Nisan'a bütün aptalların günü adını verdiler. Bu günde diğerlerine sürpriz
hediyeler verdiler, yapılmayacak partilere davet ettiler, gerçek olmayan haberler ürettiler. Yıllar
sonra Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar 1 Nisan gününü kendi kültürlerinin
parçası görerek devam ettirdiler. Oradan da bütün dünyaya yayıldı.

İnsanlar niçin içki kadehlerini tokuştururlar?

Bu konuda iki ayrı açıklama vardır. 1) İnsanların beş duyusunu tatmin
amacıyla şarap kadehini sofrada çın sesiye tokuşturmak. Şarabın rengi, görme; diliyle
tat alma; burunla koklama;eliyle dokurma,ve çın sesiyle işitme. Şarap bütün duyguları tatmin
eder anlamını taşır. 2)Antik çağlarda bir insanın düşmanını yemeğe davet edip,ona
zehirli içki sunması doğal sayılıyordu. Ev sahibi içkinin zehirsiz olduğunu kanıtlamak için
kendi içkisini havaya kaldırır ve misafirin içkisinden bir yudumun kendi kadehine dökülmesini isterdi.
Sonra aynı anda içkilerini içerlerdi. Misafir böyle durumda ev sahibine güvenini göstermek için
kadehini ev sahibinin yukarı kaldırdığı kadehe hafifçe vurur, çın sesiyle içkiyi denemeye gerek olmadığını gösterirdi.

Çinliler yiyeceklerini niçin çubukla yerler?

Çinlilerin yemek yeme alışkanlıklarının yiyeceklerini çok küçük parçalar halinde
yemelerinden çubuk kullandıkları anlaşılıyor.Çinde eskiden yalnızca zenginler masada otururlardı.
Halkın çoğunluğu tabakları ellerinde yemek yerlerdi. Bir elleriyle tabaklarını tutar, öteki
elleriyle çubuk kullanarak beslenirlerdi. Hızla artan nüfus yüzünden yiyecek sıkıntısı çeken
çinliler önlerindeki yiyeceği küçük parçalar halinde çoğaltarak yiyorlardı. O zamanlar ağaç
sıkıntısı nedeniyle de tahta kullanımı kısıtlıydı. Masa kullanımı bu yüzden çok zordu. Çubuklar
fildişinden ve kemikten yapılırdı.

Dünyanın en çok söylenen şarkısı hangisidir?
Bu şarkı"Happy birthday to you" dur. Şarkının asıl kaynağı Amerika'lı iki kız kardeşe aittir.
Orijinal adı " Good Morning to All" yani " hepinize günaydın"dır. Daha
sonra güftesi değiştirilerek bütün dünyaya yayılmıştır. Fakat telif hakkı kardeşlere
aittir, onlardan sonra da Warner/chappel müzik şirketine geçmiştir.
Müzik ticari amaçlı kullanıldığı zaman şirkete ödeme yapma zorunluluğu
vardır.

Yapıştırıcılar nasıl yapıştırıyor?

Yapıştırıcıların sağladığı yapışma olayı aslında kimyasal bir
reaksiyondan başka bir şey değildir. Günümüzde imalatçılar
yapıştırıcıları sentetik malzemeler kullanarak yaparlar. Yapışma
olayında benzer
veya ayrı malzemeden iki madde, bir de yapışkan gerekir. Burada en önemli görev yapıştırıcıdadır.
Yapıştırıcının moleküllerinin diğer iki madde molekülleri ile birleşme eğilimi gösterir bir yapıda olması gerekmektedir.

Mezara niçin çiçek konulur?

İlk olarak Mısır Firavunu Tutamkamon'nun milattan önce 1346 da öldüğünde mezarının
çiçekten tacçlarla kaplandığı saptanmıştır. Kuzey Avrupada ise M.Ö 2000 yıllara kadar
mezara çiçek konduğu belirlenmiştir. O zamanlarda bu çiçeklerin amacı iyi ruhları çekme,
kötaü ruhları kovma amacıylaydı. Sonradan ise asıl amaç cesetler çürürken çıkan
kokuyu kamufle etme amacını taşır. Servi ağacı da bu nedenle mazarlıklarda kullanılır. Ağacın
yaprakları rüzgarı önler, kendine özgü ferah kokusu vardır. Cenaze törenherinde siyah
giyinmenin amacı da mezarlıklarda hayalletlerden sakınmak amacı taşımaktadır.

Satrançta şah niçin o kadar pasiftir?

Çünkü şah koruma altındadır. Zaten satrançta amaç şahı almaktır. O yüzden
bütün taşlar onu korumakla görevlidir. Vezir ise başkumandan gibi şaha yardım eder. İleri
geri, çapraz her yöne gidebilir. Batıda vezire Kraliçe adı verilmiştir. Bununla Kraliçe'nin
Kralın en büyük desteği olduğunu işaret etmektir. Satranç 6. yüzyılda Hindular tarafından
oynanmaya başlanmış, oradan dünyaya yayılmıştır.

İnsan korkunca niçin dişleri birbirine vurur?

Bir insan büyük bir tehlike veya korku verici olayla karşılaşınca
vücudu otomatikman savunmaya geçer. Diğer canlılarda olduğu gibi dişler
ve çene savunmanın ana mekanizmalarıdır.İşte bu nedenle ilk
insanlardan gelen kalıtımsal yapıdan dolayı önce çene ve dişler harekete geçer. Çenedeki
kaslar titrer, bu da sanki dişler birbirine vuruyormuş gibi görüntü verir.

Akıl ile zeka arasında fark nedir?

Akıl yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda düşünce
yürütebilme ve görüş bildirme yeteneğidir. İnsan olgunlaştıkça aklı
gelişir. Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama
ve açıklayarak çözme yataneğidir. Genel olarak 12 yaşına kadar gelişir,
20 yaşına kadar sürer sonra sabit kalır. Zeka bir insanın her türlü
olay karşısında aynı yeteneği gösterebileceği anlamına gelmez. Bir
besteci müzik yapıtını aklıyla değil zekasıyla yaratır. Fakat en basit
matematik problemini çözemeyebilir. Sonuç olarak zeka, ruhsal olaylara,
algı ve hafıza yeteneğine, tutkulara, eğilimlere göre farlılıklar
gösterir. Akıl somut olarak ölçülemez, zeka IQ denilen testle
ölçülebilir.

Dolunay insan davranışlarınıetkiler mi?

İnsanlar arasında bu inanç oldukça yaygındır. Eskilerin Ay'ın
dönemlerine bağladıkları boş bir inancın günümüze uzanan bir
varsayımıdır. Bilim adamlarının yaptıkları bütün çalışmalar bu görüşün
boş olduğunu kanıtlamıştır. Ay, dünyadaki okyanusların gel-git denilen
suların alçalması ve yükselmesi olayı üzerinde doğrudan etkisi vardır.
Vücudumuzdaki suyun oranı , okyanuslardaki su miktarıyla kıyaslanamaz.
Yani Ay'ın çekim gücü insanı etkileseydi yalnız dolunayda değil her gün
olması gerekirdi. Dolunayda ayın parlaklığı da pek önemli bir etken
değildir. Çünkü gönderdiği ışık miktarı Güneş'in gönderdiğinin 600
binde biri kadardır.

Niçin gözyaşı dökeriz?
Dünyadaki canlılardan sadece insan ruhsal nedenlearle ağlar. İnsanı
farklı kılan bu durum şüphesiz yaşam tarihindeki evrimin bir sonucudur.
Aslında gözlerimize sürekli gözyaşı koruma amaçlı olarak
salgılanmaktadır. Fakat ağlama ruhsal bir boşalmadır. Bu konuyu ilk
inceleyer Darwin'dir. Daha sonra yapılan deneyler sonucu görüldü ki
soğan doğrarken akan gözyaşlarının kimyasal yapıları farklıdır. Ruhsal
gözyaşları daha çok protein içermektedir. Fakat henüz bu farkın nedeni
açıklanamamıştır.

Üç yaşından daha önce olanları için hatırlamıyoruz?

Bilim adamları geçmiş deneyimlerimizi saklayan hafızamızın beynimizde
anıveya öykü şeklinde organize olduğunu ileri sürüyorlar. Üç yaşından
küçükler bu şekilde iletişim kurma yeteneğine sahip değiller.Öykü ve
anılarını anlatamıyorlar. Yer ve karakter kavramlarını anlamıyorlar. Üç
yaşından küçükler düzgün konuşabildikleri,anlayış, seziş ve hafıza
yeteneklerine sahip oldukları halde tüm olanları bir bütün olarak
şekillendiremiyor, öyküye dönüştüremiyorlar.Hafızamız ne yaptığını ne
yapıldığını 3-4 yaşlarında kaydetmeye başlıyor.

Yumurtanın niçin bir tarafı yuvarlak, diğer tarafı sivridir?

Eğerköşeli olsalardı kenarları dayanıklılık bakımından çok zayıf
olurdu. En dayanıklı geometrik şekil küredir ama bu şekildeki yumurta
yuvarlanacak olursa nerede duracağı belli olmaz. Yumurta yuvarlanınca
düz gitmez. İnce tarafı üstünde dairesel bir yol çizer. Başladığı yere
yakın bir noktada durur. Yani düz bir yerde kaybolması olanaksızdır.
Yumurta, tavuğun yumurta kanalında küre şeklindedir. İlerlemesi
sırasında arkada kalan dairesel kasların büzüşerek hem yumurtayı ileri
iterler hem de bu kısmına baskı yaparak konik biçimini sağlarlar.
Yumurtanın şeklinin nedeni de budur. Sürüngenlerde bu düzenek
olmadığından yumurtaları küresel biçimdedir.

Develerin hörgüçlerinde ne var?
Genelde hörgüçlerinde su olduğu ve uzun yolculuklarında bu suyu
kullandıkları söylenir ama doğru değildir. Develerin hörgüçlerinde
30-35 kg kadar yağ bulunur. Yiyecek bulamadıkları zaman bu enerjiyle
hareketlerini sağlarlar ayrıca yağ çöl sıcağına karşı koruma görevi de
yapar. Develer suya az gereksinim duyarlar. Burun mukozaları insana
göre 100 kat daha büyüktür. Soluk alırken havadaki nemin üçte ikisini
kazanabilirler. Su kaybını da dokularından kaybederler, kandaki su
etkilenmez.

Çinlilerin gözleri niçin çekiktir?

Yalnız çinlilerin değil, Orta ve Güneydoğu Asya'da yaşayanların,
japonların hatta Eskimoların da gözleri çekiktir. Aslında göz yapısı
bütün dünyada aynıdır. Farkı yaratan göz kapaklarıdır. Çekik gözlü diye
nitelendirilen ırklarda gözün üzerindeki göz kapağının ikinci kıvrımı,
gözün üstüne daha çok inmiştir. Bazı teorilere göre bu kıvrım
insanların gözlerini yoğun kar tabakasının, göz kamaştıran ışığından
korumak için bir çeşit kar gözlüğü gibi gelişmiştir. Çinde ve öteki
bölgelerde her ne kadar yoğun kar yağmıyorsa da onların atalarının
buzul çağında kuzeyde yaşadıkları daha sonra güneye indikleri
kanıtlanmıştır. Yalnız gözleri değil, burunları da rüzgara karşı
korunmak için küçülmüş, burun delikleri soğuğu engellemek için
daralmıştır. Ciltleri de koruma amaçlı olarak yağlıdır. Göz kapakları
da yağlıdır. Gözü ve iç tabakalarını kara ve buza karşı korur. Yani
çekik gözlü değil, düşük göz kapaklı, demek daha doğrudur.

Ateş böceği nasıl ışık saçıyor?

Aslında bu böceğin verdiği ışığın ateşle de sıcaklıkla da bir ilgisi
yoktur. Bilimsel adı "Soğuk Işık"tır. Bu ışık olayı, moleküler seviyede
kimyasal bir işlemdir. Bazı moleküllerin ayrışarak daha yüksek enerjili
hale geçebildikleri ve bu fazla enerjiyi ışığa dönüştürebildikleridir.
Ateş böceğinin karın bölgesindeki ışık organında bulunan guddelerden
ışık elde etmede rol alan iki ana kimyasal madde üretilmektedir. Fakat
onlar da tam olarak ışık vermeye yetmediği için böceğinışık bölgesine
yakın solunum organının ışık verme anında burayı oksijenle beslemesi
gerekmektedir

Kumaşlar yıkandıktan sonra niçin çeker?

Aslında kumaş ıslanınca lifler şiştiğinden kumaşın az biraz uzaması
gerekmektedir. Ama bükümlerin açılarındaki deformasyonun yarattığı
çekme kuvveti daha fazla olduğundan sonuçta kumaş boydan kısalır. Kumaş
yıkandıktan sonra kurutulduğunda şişmiş lifler eski durumlarına
gelirler. Ama kumaş ilk ölçülerine dönemez. Su, yüksek ısı, çalkalama,
sabun hepsi kumaşın çekmesini kolaylaştırır. Kumaş birkaç kez
yıkandıktan sonra ölçüleri belli bir dengeye ulaşır ve ondan sonra
yıkandığında çekmez.

İnsanlar saatlerini niçin sol kollarına takarlar?

Özel bir durum veya farklı olma düşüncesi yoksa insanların çoğu
saatlerini sol kola takar. Çünkü çoğunluk sağ elini kullanmaktadır ve
bu kolun daha hareketli olması nedeniyle saatin bir yerlere çarpıp
zarar görme olasılığı yüksektir. Zaten saatin kurma düğmesi 3 rakamının
yanındadır. İnsanlar saati kurmak istedikleri zaman onu bilekten
çıkarmadan sağ elle uzattıkları sol kollarındaki saati kurabilirler.

Bir hafta niçin 7 gündür?

Babilliler 7 günlük haftayı zaman birimi olarak kullanıyorlardı. İlk çağlarda bilinen
beş gezegen ile güneş ve ayın sayısı nın 7 oluşu bu sayıyı gizemli ve
uğurlu kılıyordu. Daha sonra dinlerde göğün 7 kat oluşu ve doğadaki ana
renk sayısının 7 oluşu, müzik notalarının 7 oluşu sayının önemini daha
çok belirtti. Daha sonra Fransa takvim yapısını değiştirerek hafta
sayısını 10 yaptı ama kabul görmedi. Rusya 5 günlük hafta uygulamasına
geçti, o da tutulmadı. Sonunda yine hafta 7 gün olarak kaldı.

Niçin otellerin kapıları döner kapıdır?

Döner kapıların tek amacı enerji tasarrufudur. Büyük binaların içerleri
devamlı olarak ısıtılır. Açılan normal kapıdan içeri soğuk hava
rahatlıkla girer. Eğer normal kapı kullanılırsa hava değişimi nedeniyle
klimalar veya motorlar yeniden çalışacaktır. Özellikle çok kişinin
girip çıktığı otel veya benzeri binalarda enerji tasarrufu için döner
kapı kullanılır. Döner kanatlar sıcak havanın dışarı çıkmasına, soğuk
havanın da içeri girmesini engeller.

İmdat çağrısı S.O.S 'in anlamı nedir?

Çok kişi "Save our Ship" gemimizi kurtar; "Save our Soul" ruhumuzu
kurtar; "Stop Other Signals" diğer sinyalleri sözcüklerinin
kısaltılmışı sanır. Oysa hiçbiri değildir. Tamamen telgraf zamanından
kalma mors alfabesiyle ilgilidir. İmdat çağrısının çok kolay akılda
tutulabilmesi için 1908 de üç çizgi, üç nokta, üç çizgi olan S.O.S
seçildi.

Doktorlar niçin dizimize çekiçle vurur?

Bir sandalyeye rahatça oturup bacak bacak üstüne atarken doktor
dizkapağının hemen altına, kası kemiğe bağlayan tedoma minik lastik bir
çekiçle vurduğu zaman bacak ileri fırlar. Bu reflekste baldır
kaslarındaki duyu sinirleri kasın genişlemesine tepki verir ve yeni
sinir sinyalleri oluşturarak kaslara hafif bir basınç uygulandığını ve
gerildiklerini omuriliğine iletirler. Omirilik ise bu basınca
dayanabilmesi için kasların kasılması gerektiğini bildirir, bacak
tekrar geri hareket eder. Refleks, beyin denetiminden geçmeksizin, yani
beyin devrede olmadan doğrudan omuriliğin komutlarıyla
gerçekleşmektedir. Diz kapağı refleksi omuriliğin işleyişi konusunda
bilgi veren önemli bir tanı yöntemidir.

Tükenmez kalemin dolmakalemden farkı nedir?

Kalemin tarihi yazınınkinden de eskidir. İlk insanlar sivriltilmiş
çakmak taşlarıyla duvar resimleri yapmıştır. Mürekkepli metal kalemler
Romalılar tarafından biliniyordu. Tükenmez kalem adı ile bilinen bilye
uçlu kalemin ilk modeli 1880 yılında yapılmıştır fakat rağbet
görmemiştir. Uçakların gelişmesiyle gündeme tekrar gelir. Uçaklar
2-3bin metreye çıkınca hava basıncı oldukça azalır. Dolmakalem
mürekkebi basınç nedeniyle dışarı akarak kağıdı ya da giysiyi lekeler.
2.Dünya Savaşı'nda askeri uçaklarda kullanılan tükenmez kalem sonradan
yaygınlaşmıştır. Tükenmez kalemlerde mürekkep kağıda pirinç uçtaki
yuvaya yerleştirilmiş minik bir bilye aracılığıyla aktarılır. Fakat
dolmakalemin özelliği seçkin ve yazıyı kaliteli kılmasıdır.

Radyonun sesi açılınca pil daha çabuk mu biter?

Pille çalışan portatif radyolarda sesin yüksekliği pilin ömrünü
etkiler. Radyo açık, sesi kapalı durumu ile sesin sonuna kadar açık
durumu arasındaki fark pillerin ömürlerinin kısalmasına neden olur. Ses
sonuna kadar açıldığında pillerden çekilen akım yüzde 30 artmaktadır.
Bu durum, küçüğünden büyüğüne, pille çalışan ve ses yükselticisi olan
bütün radyo, teyp, volkmen vb. için aynıdır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.satanizm.forummum.com
MorGue_666
Üye
Üye
MorGue_666

Erkek
Yaş : 32 Kayıt tarihi : 27/06/08 Mesaj Sayısı : 262 Nerden : AnkraA İş/Hobiler : Müziqs Lakap : Morgue

Başarı Puanı:
İlginç bilgiler Img_left0/0İlginç bilgiler Empty_bar_bleue  (0/0)
Güçlülük:
İlginç bilgiler Img_left0/0İlginç bilgiler Empty_bar_bleue  (0/0)
Seviye:
İlginç bilgiler Img_left0/0İlginç bilgiler Empty_bar_bleue  (0/0)
MesajKonu: Geri: İlginç bilgiler   İlginç bilgiler Icon_minitime2008-06-30, 8:39 am

Horozlar niçin sabahları erkenden öterler?

Sabah güneş doğarken ötmek yalnız horozlara özgü değildir. Kulağa en çok
horozun sesinin gelmesi, onun sesinin diğerlerinden daha güçlü olmasıdır. Kuşların büyük çoğunluğu
da aynı saatlerde ağaçlarda koro halinde öterler. Gün boyu hem horozlar hem kuşlar bu ötüşü sürdürürler
ama seslerinin en güçlü çıktığı zaman sabah saatleridir. Horoz ve kuşların sabah gün
doğarken ötmeleri biyolojik saatleriyle ayarlanmıştır

Evlerimizdeki sinekler kışın nereye gidiyor?
Sineklerin her türü kışın ortadan kaybolur. Havaların ısınmasıyla birlikte ansızın ortaya çıkarlar. Sinekler ısıya
karşı çok hassastır. Güneş bulutun arkasına girdiği zaman oluşan ısı
düşmesinden etkilenirler. Kış günlerinde yaşama şansları yoktur.
Ölmeden önce yumurtalarını toprağa veya kuytuya gömerler. Lavra ve
yumurtalar soğuktan etkilenmez. Yaz sıcakları başlayınca yumurtalar
çatlar ve yine sinekli günler başlar.

Termos nasıl sıcağı sıcak, soğuğu soğuk tutuyor?

Tek nedeni vardır, vakum.Yani boşluk.Bir termosta içiçe geçmiş iki kap vardır.Dıştaki metal bir kap olup içteki
genellikle bir cam şişedir.İkisinin arasındaki hava ise
boşaltılmıştır.Tam olmasa da üreticiler tarafından elde edilebilen tama
yakın bir boşluk vardır.Vakumlu bir ortamda hava molekülleri de
ılmadığından ısı iletilemez.Cismin ısısı başlangıçta ne ise o halde
kalır.İçerden dışarıya, dışardan içeriye ısı geçişi olmaz.Böylece
termosa konan sıvı sıcaksa sıcak, soğuksa soğuk kalır.

Kuşlar nasıl konuşabiliyor?

Her insan ağzıyla konuşur ama konuşabilmeyi sağlayan asıl organ
beyindir. Beyinde oluşan düşünceler dilimize ve dudaklarımıza
aktarılır. Hayvanlar bu nedenle konuşamaz. Papağan ve benzeri kuşların
yaptıkları konuşma değil, mükemmel bir ses tınısı ezberi ve tekrardır.
Sesleri ezberler ve taklit ederler. Kuşların ses organları memeli
hayvanlardan farklı olarak gırtlakta değil göğüs kafeslerinn dibinde,
karın boşluğunun derinliklerindedir. Kuşların doğasında ses taklit
yeteneği vardır. Doğayla içiçe yaşarken diğer kuşların seslerini
taklit ederek bir çeşit iletişim sağlarlar.

Kediler balık ve sütü niçin severler?

Kedilerin sudan hoşlanmadığı bilinir. Ama aslında kediler çok iyi
yüzerler. Hava şartlarından dolayı ve de tembelliklerinden suya girmeyi
sevmezler. Evkedisinin balık sevmesinin yanında kuşlara ve farelere
olan düşkünlüğünün nedeni evcilleştirilmeden önce Mısır'da Nil
vadisinde balık, kurbağa, küçük kuş ve fareleri avlayarak yaşamış
olmasıdır. Zaten eski Mısırlılar kedilerifare avcıları olduğu için
evcilleştirmişlerdir. Günümüzde kedinin kuzey Hindistan ve Güneydoğu
Asya'da yaşayan türleri ırmakların kenarlarında balık avlayarak
yaşamaktadır. Patileriile balıkları sudan dışarı atar, gerekirse suya
tamamen girerler. Eski Mısır'da kedi bakıcıları onları ekmek ve sütle
beslemişlerdir. Kedilerin süt zevkinin de Mısırlı bakıcılarının
yarattığı beslenme alışkanlığından kaynaklanmaktadır.

Bardaktaki buzlar niçin birbirlerine yapışırlar?
Buzun erimesi için yalnızca sıcaklık değil basınç da önemlidir.
Dağlardaki buzulların kayma nedeni de budur. Basınçla alt tabaka erir
ve kayma oluşur. Bir kabın içinde ya da bir bardakta üstüste duran
buzların herbiri altındakine değdiği noktada bir basınç oluşturur ve bu
noktada çok küçük kısım erir.Buradan hareket eden su çok az yanda iki
buz küpçüğünün birleştiği noktada tekrar donar. İki buz parçası kaynak
yapılmışcasına birbirlerine yapışır ve orada bir daha erime olmaz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.satanizm.forummum.com

İlginç bilgiler

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: .::.::.Denizli Rock Cafe.::.::. :: Sohbet Cafe -
Image Hosted by denizlirock.bosfforum.com
konyaguzeli.org
forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar